HDP İstanbul Milletvekili Uca Kenanoğlu, TBMM Umumi Kurulu’nda; “Türkiye bire bir AVM cenneti. Tekmil Türkiye’deki konutların tükettiği elektrikten henüz fazla canlılık buralarda tüketiliyor. Kâfi ki bu israfı ortadan kaldırın… Eğer siz dağıtım şirketlerine olan denetimi adına getirseniz, dağıtım şirketleri zat görevlerini yerine getirse, elektriğin alıp iletilmesindeki kaçaklar ortadan kaldırılsa yüzdelik 10’un üstünde artırım sağlıyorsunuz. ve bu artırım, Akkuyu Çekirdeksel Santrali’nin tüm faaliyetinde elde edeceğiniz elektriğe denk gelen bir husus. Yani Akkuyu Nükleer Santrali’hangi gerekseme bulunmayan. Sinop’takine hiç yok” dedi.

TBMM Umumi Kurulu’nda, bugün Mekân Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tecim Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçeleri görüşülüyor.

Enerji ve Elbette Kaynaklar Bakanlığı’nın bütçesi üzerine söz alan HDP İstanbul Saylav Yüksek Kenanoğlu, şunları söyledi:

“ENERJİNİN KİMİN İÇİN VE HANGI BÜYÜKLÜĞÜNDE ÜRETİLDİĞİ BILE TAMAMEN POLİTİK BİR MESELEDİR: Erke meselesi benzeri bilcümle yerine politik ayrımsız meseledir. Meseleyi siyaset üstü, politika üstü kabilinden sözlerle bloke etmek akıllıca değildir. Çünkü sizin enerjide pekâlâ tıpkısı istihsal tekniğini belleyeceğiniz, önceliğiniz ne olduğunu belirleyen sizin siyasi yaklaşımlarınızdır. Zımnında iktidarın sırf siyasi yaklaşımları, öncelikleri enerji politikalarındaki yaklaşımlarını dahi ortaya koymaktadır. Enerjinin kimin amacıyla ve hangi kadar üretildiği de ağiz ağiza siyasi aynı meseledir, tercihlere bağlıdır.

SERMAYENİN KAR HIRSINA VE KAR HIRSINI KARŞILAMAK İÇİN Mİ BU ENERJİ POLİTİKALARINI ELE ALIYORSUNUZ: Siz bu enerjiyi ahali için, kamucu tıpkı yaklaşımla mı üretiyorsunuz ve tüketime sunuyorsunuz; yoksa sermayenin kar hırsına ve onun kar hırsını bloke etmek için mi bu erke politikalarını ele alıyorsunuz? Garaz şirketleri, benzeri avuç yandaşı varlıklı gitmek mi, onların gelirlerine dirimlik doldurmak mı; yoksa toplumun enerji ihtiyacını durdurmak mı? Bu anlamdaki bakış açısı sırf erke politikalarını ortaya koyuyor.

SADECE YÜZDE 16’SI KAMUNUN ELİNDE: Türkiye’deki cümbüş üretiminin çabucak yüzdelik 16’sı kamunun elindedir. Onun dışındaki topu özel sektördedir. Dağıtımın tamamı neredeyse özel sektörün elindedir. Dolayısıyla kamucu ve toplumcu sağ açıklık enerji politikalarında kısaltmak cins değildir.

AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ’NE İHTİYAÇ BULUNMAYAN. SİNOP’TAKİNE HİÇ YOK: Türkiye tıpkı AVM cenneti. AVM’lerdeki enerji tüketimini hepimiz görüyoruz. Cümle Türkiye’deki konutların tükettiği elektrikten elan aşkın elektrik buralarda tüketiliyor. O yüzden deniliyor ya bizim nükleer santrale ihtiyacımız var diyerek. Zindelik ihtiyacımız falanca namevcut. Kâfi ki tasarruf tedbirlerini alın, yeter kim siz bu israfı ortadan kaldırın, yeter ki siz bire bir apaz yandaşı varlıklı etmekten vazgeçin. Eğer siz tevzi şirketlerine olan denetimi yerine getirseniz, tevzi şirketleri öz görevlerini namına getirse, elektriğin alıp iletilmesindeki kaçaklar ortadan kaldırılsa yüzdelik 10’un üstünde artırım sağlıyorsunuz. ve bu artırım, Akkuyu Nükleer Santrali’nin tüm faaliyetinde elde edeceğiniz elektriğe denk mevrut tıpkısı madde. Yani Akkuyu Nükleer Santrali’ne ihtiyaç bulunmayan. Sinop’takine tek namevcut. Amma sağ açıklık bu olmayınca, siyasi tercihler bu tutumu ortaya koyuyor.

SİZİN DEVRİM ANLAYIŞINIZ BU İŞTE: Son Teşrin 2020’bile buradan bire bir yasa geçti. Benim bile üyesi olduğum Erke Komisyonu’ndan… İsyan ettik. Hep halkoyu başkaldırı etti. Dedi ki ya atılmış lastiklerin yakılmasından elde edilen enerjiye yenilenebilir enerji denmez. Bunlar YEKDEM kapsamında benzeri tutma gayrimümkün. Bu benzer değildir. Sayın Elitaş encümen başkanıydı ve dedi kim ‘Haklısınız.’ Bu konuyu genişlik gücük sürede tıpkı torba kanun ile düzenleteceğiz dediler. Düzeltilmedi. Hala atık lastiklerin yakılmasından elde edilen enerjiye tığ yenilenebilir enerji diyoruz. Ondan sonraları buraya çıkıyorlar diyor ki ‘tığ şu kadar yenilenebilir enerjimiz var, bu elan yüzyıl atlıyoruz, bu kadar ileri uygulayım bilimi ile elektrik, enerji üretiyoruz, Türkiye’bile kıvrılma yapıyoruz.’ Sizin inhina anlayışınız bu işte. Atılmış lastiği alıyorsunuz yakıyorsunuz, buna da bükülme diyorsunuz.”